7 Ocak 2017 Cumartesi

EMRE AKÖZ'ÜN GÜLEN VE ÖCALAN AŞKI

Emre Aköz isimli şahsın uzun süre Fethullahçı Terör Örgütüne nasıl destek verdiğine dair örneklerimiz hayli uzun olacak. Ama Emre Aköz sadece Gülenci değil aynı zamanda Öcalancı idi. Bu sebeple bu uzun yazıyı sabırla okuyunuz. Mutlaka çok aydınlanacaksınız.

İlk üç örneğimiz özellikle önemli. Çünkü sözde FETÖ ve PKK üyeliğinden tutuklanan Ahmet Şık'ın Fethullahçı çeteye karşı yazdığı ve bu çete tarafından tutuklanmasına neden olan kitap hakkında Emre Aköz'ün görüşlerini içeriyor:
 
"Bilindiği gibi Kemalistler, Cemaat karşısında acz içinde... Çünkü Gülenciler şiddetten titizlikle uzak duruyor; ellerine çakı dahi almamanın ötesinde, şiddetin lafını bile etmiyorlar. Böyle davranmasalar, Kemalistler için Cemaati ezmek kolay olurdu. (Birilerine cevap yetiştireyim derken, "Kanlı mı olacak, kansız mı olacak" deme gafletine düşen Erbakan'a neler neler yapmışlardı.) Bu yüzden bazı Kemalistler çaresizce hukuk dışına çıkıyor. Hazırladıkları "ıslak imzalı" Eylem Planını herkes gördü işte." (3 Nisan 2011 - Sabah)
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2011/04/03/kitaba-nicin-o-adi-vermisler

"Ortada öcüleştirilen, bir suç şebekesi, bir şer ağı gibi sunulan Gülen Cemaati var. Ancak bu kötülüğün somut örnekleri verilmiyor.Böylece tüm cemaat üyeleri töhmet altında bırakılıyor: "Gülenciler suçludur!"Tabii metnin asıl hedefi Emniyet teşkilatı... Hanefi Avcı, Sabri Uzun ve arkadaşları gibi düşünmeyenler, Cemaat üyesi diye damgalanıyor." (2 Nisan 2011 - Sabah)
 http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2011/04/02/gulenin-oculeri-

"Bir başka numara da Gülen Cemaati'ni öcüleştirmek üzerine kurulu...Ergenekoncularla ortak hareket ederek kendilerine ikbal sağlamaya çalışan polis şeflerinin kuklası ve borazanı haline gelmiş bir gazeteci...İlk sayfasından, son sayfasına kadar Gülen Cemaati'ni suçlayan koskoca kitap yazıyor...Ama kitapta hani ilaç olsun diye; bir tane bile somut suç yok, isim yok, tarih yok...Böylece bir "heyula" yaratılıyor. Büyük, ürkütücü, ne olduğu tam bilinmeyen bir yaratık: CEMAAT... (Masalcı Dede kıvamında da okunabilir Hasan Mutlucan tarzında da...) İşte öcüleştirme bu!Çocuk kandırır gibi, değil mi?İşin tuhafı yetişkin insanlar, koskoca adamlar, kadınlar, üniversiteler bitirmiş doktorlar, mühendisler, avukatlar bu gulyabaniye, bu umacıya inanıyor.Peki, kimler inanıyor?Formül basit: İnanmak işine gelenler inanıyor. "Asker kışlasına çekilmesin, siyasete müdahale etmeye devam etsin" diyenler bunlar. Vesayet Rejimi yanlıları..." (8 Nisan 2011 - Sabah)
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2011/04/08/cemaat-ocusu-hepinizi-yutacak

"Küreselleşen dünyanın parçası olmuş... Nereye giderse gitsin, kendini asla "gariban bir yabancı" gibi hissetmeyen bu insanlara "Gülenist" diyorum. (Dünyanın ortak dili İngilizceden hareketle...)
Şimdi soru şu: Gülenistler de modern değilse, kim modern?
Nasıl oluyor da...
Adımını Türkiye'den dışarıya atmamış... Demokrasiden hazzetmeyen... Askeri vesayetin devamını arzulayan... Türkçeden başka dil bilmeyen... Küreselleşen dünyadan korkan bir insana modern diyoruz da...
Birkaç dil bilen... Sürüyle ülke gezmiş... Avrupa Birliği'nden ve demokrasiden yana olan... Militarizm ve şiddet karşıtı bir insana, modern yerine muhafazakâr diyoruz." (13 Şubat 2011 - Sabah)
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2011/02/13/kelimelerin_gucu_2_endiseli_modern 


"Biz ulus devlet sınırlarını aşmanın sancılarını çekiyoruz. Bir sonraki kuşak ise bütün bu büyük coğrafyada kendini evinde gibi hissedecek.Ben size bir şey söyleyeyim mi? Bu ve benzeri seyahatler Fethullah Gülen'in ne kadar muazzam bir vizyona sahip olduğunu gösterdi bana.
Nereye gitsek karşımıza onun yol göstericiliği sayesinde kurulan okullardan mezun olmuş, Türkçe konuşan gençler çıkıyor.
***
Başbakan Erdoğan burada... İşadamları burada... Gülenciler burada..." (3 şubat 2011)
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2011/02/03/siyasi_sinirlarla_degil_buyuk_cografyalarla_dusunmeye_basliyoruz  
"Eylem planını hayata geçirmeye fırsat bulsalardı, bu küçük çapta bir 28 Şubat olurdu. Süreç çok iyi okunmalı. Bu tür eylemler uygulanmaya başlandıktan sonra öngörülen sınırlar hep aşılır. Senaryonun çok daha vahim sonuçları olur. Ordunun içinde var olan cuntacılar Genelkurmay Başkanı'nı etkilemek için bu tür planlar içine giriyor. Bu, her şeyden önce Genelkurmay Başkanı'nı irticanın varlığına inandırmak için yapılmış bir plandır. Projelerindeki gibi olaylar gerçekleşirse Genelkurmay Başkanı'nı gidip irticanın geldiği nokta hakkında brifing verip planlarını hayata geçireceklerdi." (17 Haziran 2009 - Zaman Gazetesine MGK'nın 2004 yılında Fethullahçılara karşı eylem planı ile ilgili verdiği demeç)


"Gülen Cemaati'nin destekçisi çok" dedim: "İnsanın olduğu her yerde çürük elmalar da olur.
Birkaç kişinin yanlışı, medya kanalıyla, sanki bütün cemaat böyleymiş gibi kamuoyuna yansıtılır."
"Hakikaten yaparlar mı" diye mırıldandı bir arkadaşım. "28 Şubat darbesinde yapmışlardı, yine yapabilirler."
* * *
Taraf gazetesi aracılığıyla dün kamuoyuna yansıyan belge, kuşkularımızın yersiz olmadığını ortaya koydu.
Genelkurmay Harekât Dairesi'nde hazırlanan plan, Hükümet'i düşürmek, Gülen Cemaati'ni de etkisizleştirmek için nelerin yapılacağını ayrıntılı bir biçimde gösteriyordu. (13 haziran 2009)
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2009/06/13/halkina_karsi_harekt_yapmak_goreve_dahil_mi

"İşte bu noktada bir kez daha Gülen Cemaati'ne gelmiş oluyoruz: Cemaat, sadece Güneydoğu'daki değil, Kuzey Irak-Kürdistan'daki faaliyetleriyle de, Kürt meselesinin çözümünde bir aktör olarak ortaya çıkıyor. TSK şimdi de bundan rahatsız"
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2009/04/15/org_ilker_basbug_gulen_cemaati_ni_niye_hedef_ald

Kemalist ( Atatürkçü ) çevrelerin bir numaralı hedefi Gülen Cemaati! Kemalistlerin sözcüsü Cumhuriyet gazetesine bakarsanız, " Fethullahçılardan " söz edilmeyen bir gün bile geçmediğini görürsünüz. (...) Gülen ise Anadolu 'nun sıradan Müslüman'ını küresel boyutta hareket eden bir özne haline getirdi. Üstüne üstlük bu kişilerin açtığı okullar ve cemaatin öteki girişimleri dünyanın dört bir yanında kabul görmekte. Yani Kemalistler yerel kaldı, Gülenistler ise küreselleşti. Ve ekonomi! Yurtdışındaki okullar sayesinde cemaatin elinde son derece değerli bir bilgi birikimi oluştu: İyi niyetli, dürüst tüccarları, sanayicileri ve bürokratları tanıyorlar.Cemaat, kendine dış pazar arayan Anadolu KOBİ 'cileriyle o yabancı iş insanlarını bir araya getiriyor.Bunu gören Anadolu girişimcileri de, kah yürekten inanarak, kah fırsatçı bir dürtüyle cemaate yanaşıyor.Böyle bir bağlantıyı Kemalistlerin sunması mümkün değil. Kemalistler cüzdana hitap etmede yetersiz kaldıklarını apaçık görüyor ve bozuluyorlar. (31 Aralık 2008 - Sabah)



"Bir de Ergenekon soruşturması için "Bunun ardında AKP ve Gülen Cemaati var, muhalefeti sindirmeye çalışıyorlar" diyenler çıkıyor.
Yani onca muvazzaf subay, 'hükümete muhalefet ettikleri' için mi tutuklandı?" (24 Nisan 2009)
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2009/04/24/yani_onca_muvazzaf_muhalefet_ettikleri_icin_mi_t
"Laikçi medya, ' öcüleştirme' alışkanlığıyla, " Acaba Hocaefendi, Türkiye'ye ' Humeyni gibi ' dönermi " diye soruyor.
Gülen'i 'İran tipi' bir rejimle özdeşleştirenler, ne onu tanıyor, ne de cemaati." (26 Haziran 2008) 
http://arsiv.sabah.com.tr/2008/06/26/haber,0D8F12C114A2426883F111C37D5E07EC.html

Emniyet güçleri işlerini doğru dürüst yaptıkları için suçlanabilir mi? Hayır. Peki, o zaman Emniyet nasıl zan altında bırakılır? Kolay: Ne idiği belirsiz bir 'Fethullahçı kadrolaşmadan' söz edilir. Amaç, polisleri, sanki görev gereği değil de, başka niyetlerle çetenin tepesine binmiş gibi göstermektir.Aynı siyah-beyaz mantık zinciriyle, çetenin yakalanmasını talep edenlere de 'Fethullahçı' denir. (17 Nisan 2008 - Sabah)
 http://arsiv.sabah.com.tr/2008/04/17/haber,CFEA745C18FD4A119F7A2BBA49B45399.html



Said Nursi ve Gülen'in benzer noktaları neler? 1) Yüksek zeka ve güçlü hafıza. 2) İkisinin de hayatında kadın yok. İkisi de sadece erkeklerden oluşan bir 'iç hizmet grubu' kurdu. 3) Bir ideal için çalışma, bu yolda gerektiğinde her türlü dünyevi zevkten, tutkudan uzak durabilme. 4) İnsanları etkileme, inandırma, bir davaya bağlama becerisi. 5) Çevrede olup bitenlere karşı yoğun bir duyarlılık. Bunun bir sonucu olarak ikisi de şiirler yazmıştır.6) İkisi de talebelerinin gözünde birer 'eleştiri-dışı', 'yüce' bir mitolojik figür haline gelmiş durumda.(...)HOCAEFENDİ her dindar kişi gibi devlet kadrolarının kendi dininden olmasını istiyor. Bu sebeple bürokrasiye adam sokuyor. Ancak burada kritik bir nokta var. Sivil bürokrasi siyasetle ilişkilidir. Biri gelir, biri gider. Biri yükselir, öteki iner.(...)"GÜLEN niye Suudi Arabistan'a ya da İran'a değil de ABD'ye gitti" kadar cahilane bir soru olamaz! Çünkü Gülen, hem Suudi tipi, hem de İran tipi Müslümanlıktan hiç haz etmiyor. İkisine de karşı. Bu ülkeleri sevmiyor. (6 Ocak 2005 - Sabah)
http://arsiv.sabah.com.tr/2005/01/06/gnd121.html

Dizinin devamı:

http://arsiv.sabah.com.tr/2005/01/05/gnd115.html

Fethullah Gülen ve cemaati uzun yıllar içe kapanık yaşadı. Kendi aralarında konuştular, tartıştılar, gençleri eğittiler, okullar açtılar, şirketler, vakıflar, yayınevleri ve medya organları kurdular... Bu dönem 1994'ün Haziran ayına dek devam etti. Fethullah Gülen artık kamuoyunun önüne çıkmaya hazırdı. Ve 1995'te, kendi tabiriyle "kozadan çıkan bir kelebek" gibi uçmaya başladı. Gülen 1995'te başladığı olağanüstü bir 'halkla ilişkiler' maratonunu 1999'a dek sürdürdü. Hemen her gün medyada haber oluyordu. Herhangi bir konuda mutlaka onun da fikri alınıyordu. Gündemi belirleyen simalardan biri olmuştu. Bu dönemdeki çizgisini şöyle özetleyebiliriz: 1) 28 Şubat'ı destekledi, Refah Partisi'nin ve Erbakan'ın hatalı olduğunu söyledi. 2) Milliyetçiliğini her fırsatta ortaya koydu. 3) Türban gösterilerine karşı çıktı. 4) Diğer dinlerin yerli ve yabancı temsilcileriyle sıcak ilişkiler kurdu. 5) Siyasetçilerle görüşmeler yaptı. 6) Toplumun 'laik, modern' ama aynı zamanda 'inançlı' kesimleriyle diyalog kurdu. 7) Liberal, İkinci Cumhuriyetçi, demokrat, sivil toplumcu ve hatta Atatürkçü entelektüellerle ilişkiler geliştirdi. 8) Terörizmi lanetledi. Ateizmi yerden yere vurdu. 9) Daima devletten yana olduğunu açıkladı. (2 Ocak 2005 - Sabah)
http://arsiv.sabah.com.tr/2005/01/02/gnd106.html

Fethullah Gülen gençliğinde akranlarından epey farklıydı. Dini kitapların yanı sıra diğer türleri de yutarcasına okurdu... Küçük Fethullah'ın yeteneği hocalarının hoşuna gidiyordu. Bu durum diğer talebelerle arasında gerilime yol açıyordu!.  (26.12.2004)
http://arsiv.sabah.com.tr/2004/12/26/gun108.html

"Beklediğimden çok daha iyi bir konserdi. Hocaefendi'nin kalburaltı insanlarla başlattığı bir hareketi getirdiği nokta akıl alır gibi değil!"
 http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2012/12/27/hocaefendi-ruzgri-siir-muzik-ideoloji
"Cemaat'in kurduğu yapıdan faydalanan çok sayıda insan var.Eski yazılarımda anlatmıştım: Cemaatin yurtdışına açılması okullarla oldu.Önyargılı Kemalistlerin sandığının aksine Cemaat bu okullarda din derslerine asla ağırlık vermedi. İki şeye çok dikkat etti: 1) Diğer okullardan daha kaliteli eğitim yapmak... 2) Öğrencileri haylazlıktan, serkeşlikten uzak tutmak.Tam da böyle olduğu için okulların bulunduğu ülkelerin kalburüstü kesimleri çocuklarını bu kurumlara gönderdiler.Bu güveni kazandıktan sonra, Cemaat ikinci aşamaya geçti. Bilhassa Anadolulu işadamları ile öteki ülkenin ilgililerini (girişimciler, bürokratlar, siyasetçiler) bir araya getirdi.Kemalistler bu yapılanmayı gıptayla ve hatta hınçla izlemişlerdi. Çünkü ekonomik açıdan devletçi olan Kemalizm'in Anadolu sermayesine verecek bir şeyi yoktu.Buna karşılık Cemaat, dayanışmacı kapitalizm modeliyle Anadolu sermayesine yeni piyasalar açtı. Oradaki bağlantıları da TUSKON gibi organizasyonlarla güçlendirdi." 



"Gülen cemaati karizmatik bir lider çevresinde kurulmuştur. Etkili konuşmasıyla insanları bir araya getiren... Telkin ve tavsiyeleriyle onları örgütleyen... Bu insanlara bir vizyon veren... Sonra da bir misyonu yerine getirmek üzere sadece Türkiye'de değil, dünya çapında harekete geçiren Fethullah Gülen'dir." (8 Ocak 2005 - Sabah)

"Hareketin parçası olan bazı insanlar demokrat olmayabilir ama hareketin kendisi demokrattır. Hareket, Türkiye'nin demokrasisine müthiş katkıda bulunuyor." (14 Aralık 2011 - İstanbul Ramada Otel'de düzenlenen 'Demokratikleşme Sürecinde Sivil Toplumun Etkisi, Hizmet Hareketi Modeli' konferansındaki konuşmasından)

"Gelelim Cemaat faktörüne: Gülen cemaatinin üyeleri her yerde olduğu gibi, Güneydoğu'da da fedakârca çalışıyor.Ne mi yapıyorlar? Örneğin "Okuma Salonları" adlı bir girişimleri var. Yoksul ailelerin çocuklarına ekstra öğretim görme imkânı sağlanıyor.Ben geçen yıl Diyarbakır'a gittiğimde, bu salonlardan birini gezmiştim: Okuma salonları, "dershane, kütüphane, yardım evi, kültür ocağı" arası bir organizasyon.Para talep edilmeden, çocukların öğretimdeki eksikleri tamamlanıyor. Kimi kırık notlarını düzeltiyor, kimi sınavlara hazırlanıyor.Devletten beş kuruş alınmıyor. Girişimi tamamen gönüllü işadamları finanse ediyor. Ramazanda çocukların ailelerine erzak gidiyor, akşam birlikte iftar yapılıyor. 2010 Ağustos ayı itibariyle kentteki 21 okuma salonunda, 4 bin çocuk vardı. (...) Velhasıl PKK'lılar... Gülencilerin din kardeşliğini sağlamlaştırdığını... Yoksul Kürt çocuklara yeni ufuklar açarak, militanlaşmalarını engellediğini görüyor... Ve fena halde gıcık oluyor!"
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2011/11/19/pkk-niye-cemaate-dusman-kesildi


Emre Aköz bu terör örgütünün propagandasını daha nasıl yapsın? Üstelik 2004'ten başlayarak Fethullahçıların salt dini bir cemaat değil, siyasi bir yapı olduğunu, cemaatin devlete, polise, orduya ve bürokrasiye sızdığını söyleyip bunu meşru gördüğünü de dile getiren bir kişidir kendisi. Yani ortada "kandırıldım" diyebileceği bir durum da yok. O zaman detayları bırakıp konunun özüne gelelim. İpucumuz 2005 yılında çekilen şu videodaki sözlerinde:



Ulus devlet düşmanı cemaat - tarikat - örgüt dostu Emre Aköz'ün ulus devlete karşı paralel odakları nasıl savunduğuna dair küçük bir örnek.

"Bu sözlerde ne var" diyenler de çıkabilir. O zaman aynı Emre Aköz'ün tam olarak aynı bağlamda Öcalan için söylediklerine bakalım:

Hazır Kürt/ PKK sorunu çözüm yoluna girmişken... Ulus devlet en önemli asimilasyon araçlarından biri olan "Tevhidi Tedrisat" (Öğretimin Birliği) Kanunu'nu kaldırmak... Onun yerine bambaşka bilgiler öğreten okullar açmak gerek. (27 Mart 2013 - Sabah)
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2013/03/27/tevhidi-tedrisati-kaldirmak-gerek

"Öcalan, bunlara kapılmayacak kadar zeki ve serinkanlı bir politikacı. Kalburüstü siyasetçilerde olan bir özelliğe, o da sahip: Bir-iki cümle ediyor, bütün gündem değişiyor." (15 Ocak 2013 - Sabah)
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2013/01/15/kameraya-el-salla-ocalan-seyrediyor

"Apo'nun şeytan olduğuna inandırılanlar... 'Öcalan barış anlaşması yapılacak makul bir politikacıdır' fikrini kabul edemiyor." (...) "Öcalan (...) zeki ve serinkanlı bir politikacı. Bazı okurlarımız itiraz etti. Özetle şöyle dediler: "Terörist ne zamandan beri politikacı oldu?"
Sevgili arkadaşlar... Bu tür itirazlar, tam da devlet propagandasını benimsediğinizin işareti. (...) PKK bir terör örgütü değildir. 100 kişiyle sınır karakoluna saldıran, ağır makineli tüfekler kullanan, halktan destek alan, 30 bin ölüme rağmen varlığını sürdüren bir örgüte terör örgütü demek kendini kandırmaktır. Dolayısıyla Öcalan'a terörist demek, denize 'göl' demek gibi bir şey: Bir Kürt ulusalcısı olarak, siyasi amacına ulaşmak için şiddeti kullanan bir politikacıdır Apo. (...) Unutmayalım: Bizim taraftaki milyonların "terör" dediğine, karşı taraftaki milyonlar "özgürlük mücadelesi" diyor. Bu noktada sayısal çoğunluk haklılığı garantilemez.
Bugünün MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Oslo görüşmeleri sırasında Apo'dan "Sayın Öcalan" diye söz ediyordu. (16 Ocak 2013 - Sabah)

http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2013/01/16/bebek-katili-diyerek-baris-yapilamaz

Cumhuriyet döneminde Kürt sorununu yaratan, Kemalistlerin kurduğu ulus devlet oldu. Bu ulus devleti dönüştürmeden Kürt sorunu çözülemez.Kısaca söylersek: "Kürt sorunu çözülsün ama biz bugünkü sistemde yaşamaya devam edelim" diyemeyiz. Bu büyük bir çelişki olur. Çünkü Kürt sorununu doğuran zaten bu sistem... (...) Bence federasyon fikrini serinkanlı biçimde tartışmamız gerekiyor. Bunun birinci şartı da Sevr paranoyasına kapılmamak! (10 Nisan 2013 - Sabah)
 http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2013/04/10/hl-mi-sevr-paranoyasi


"Yazılardan biliyorsunuz: Ben zaten PKK'ya terör örgütü demiyorum." (24 Ekim 2014)

http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2014/10/24/teror-orgutu-mu-emin-misiniz 


"Öcalan'ınki kolay: Faraza ev hapsine çıkarılabilir. İletişim imkânı verilir, vs.Ayrıca yerel yönetimlere güç kaydırılır. Hatta uygun miktarda özerklik bile düşünülebilir." (5 Kasım 2015)


http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2015/11/05/istemem-yan-cebime-koy


"Velhasıl... Öcalan, siyasetin sivilleşmesini destekliyor ve ona göre tavır alıyor. Ben tutanaklarda bunu gördüğüm için umutluyum. Not: Öcalan megaloman mı? Olabilir.Kitleleri ardında sürükleyen birçok siyasetçi megalomandır, kendini beğenmiştir, benmerkezcidir. Kitlelere yön veren birçok peygamber de, psikiyatrinin gözünde şizofrendir. Ancak öyle ya da böyle, dünyaya yeni düzenler getiriyorlar işte!" (6 Mart 2013 - Sabah)
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2013/03/06/apo-megaloman-mi-olsa-ne-fark-eder

Emre Aköz için ulus devlete karşı küreselleşme, laikliğe karşı egemenliğin "sivil toplum örgütü" olan cemaat ve tarikatlara devri,  üniter devlete karşı devletsi örgütler ve cemaatler koalisyonunu savunmak şarttır ve bunu yapmazsanız size nazi muamelesi çeker. 

Ama bunları da yerine ve zamanına göre savunabilir. Çöplendiği iktidar ona ne buyurursa o onun sınırlarında yazar çizer durur. Sahibinin sesi olmak bunu gerektirir çünkü.

Pekii yıllarca Gülen Örgütüne karşı mücadele vermiş Ahmet Şık, Kadri Gürsel gibi adamlar sözde "FETÖ üyesi olmak" iddiasıyla tutuklanırken her fırsatta Öcalan ve Gülen'e övgüler düzen Emre Aköz nasıl oluyor da elini kolunu sallayarak ortalıkta geziyor ve milletin parasının oluk oluk aktarıldığı havuz medyasında kalem oynatmaya devam edebiliyor?

Hükümetin örgütlerle sözde mücadelesine bir de bu gözle bakın isterseniz.




Aköz'ün diğer bazı yazıları da şunlar:

Abdullah Öcalan'ı Şeytanlaştırmanın Bedeli:

http://www.sabah.com.tr/yazarlar/akoz/2009/11/05/abdullah_ocalani_seytanlastirmanin_bedeli


Öcalan'ın Önemi (3 Şubat 2015)







Pekii AK TROLLER ve bazı başkanlık sevdalısı sözde milliyetçi koltuk değnekleri bu havuz köpeğine neden gık çıkarmıyor? Bu kadar delil, birden fazla terör örgütüne destek olduğunu kanıtlamaya yetmiyor mu? 

Evet daha yeni başladık. Ama bu alçakça iki yüzlülüğe sessiz kalmayacağız. Bu şeriatçı terör örgütünü besleyip büyüten, bugüne getiren tüm alçak destekçiler hesap verene kadar haykıracağız: ULAN HEPİNİZ ORADAYDINIZ BE!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder